Sosyal Politika Uzmanı Kıdak, işçi eylemlerini değerlendirdi: Sepette direniş var
Hem kargo dağıtım şirketleri hem de e-ticaret şirketleri, kendilerine bağlı çalışan kuryeleri işçilikten ayırarak esnaf kurye hâline getirmeye çalışıyor. Diğer taraftan açtıkları iş ilanlarında da “aracını al gel”, “kendi işinin patronu ol” gibi sloganları kullanıyor. Bu kuryeler hukuki düzenlemelerin etrafından dolanılarak kendi nam ve hesabına çalışan gibi gösteriliyor. Oysa onların tamamıyla bu şirketlere bağımlı olduklarını görüyoruz. Kendilerine şirket tarafından tek taraflı olarak düşük zam oranlarının dayatılması, çalışma kuralları açısından şirketlerin prosedürlerinin bağlayıcı olması gibi birçok durum bu bağımlılık ilişkisini açık bir biçimde gösteriyor.
Öte yandan patronluk sözcüğü içi boşaltılarak kullanılıyor. Kelime anlamı olarak “peder/baba” sözcüğüne dayanan patronluk, denetim ve otorite kabiliyetiyle ilişkili bir kavram. Oysa esnaf kurye olarak tabir edilen çalışanlar, iş ve üretim araçları üzerinde hiçbir denetim yetkisine sahip değil, tamamıyla şirketin otoritesi altında çalışıyor. Dolayısıyla “kendi işinin patronu ol” söylemi de havada kalıyor. Ken Loach bu olguyu “Sorry we missed you/Üzgünüz, size ulaşamadık” isimli filminde büyük bir ustalıkla anlatıyor.
Bu çalışma modeliyle şirketler, iş mevzuatını hileli bir şekilde ortadan kaldırıyor. İş mevzuatının işçi çalıştırmaya bağlı olarak kendilerine yüklediği yükümlülükleri üzerinden atmak için bu metodu kullanıyorlar. En önemlisi sosyal güvenlik primleri konusunda karşımıza çıkıyor. Anayasamızda herkes sosyal güvenlik hakkına sahip, ancak kuryeler geriye dönük prim borçları nedeniyle sağlık hakkına dahi erişim sağlayamıyor. Şirkete bağlı olarak çalışsalar, prim borcuna bakılmaksızın sosyal güvenliğin tüm edimlerinden yararlanabilecekler. Ancak şirketlerin kâr hırsı, onların bu hakkını elinden alıyor. Vergi, araç giderleri, yakıt giderleri ve benzeri giderler de şirketlerin kurtulduğu diğer gider kalemleri. Bu model sayesinde şirketler sermaye birikim hızında önemli bir ivme kazanıyor.
Havva Gümüşkaya Birgün