Otomobil, özgürlüğün sembolü, kişilik artırıcı, penis ikamesi otomobil hesap vermelidir burada. Colin Cremin

 

Aksaray'da tur otobüsünün devrilmesi sonucu 6 kişi öldü, 34 kişi yaralandı 
Nurhan Hazer yönetimindeki 45 HB 0560 plakalı Akhisar Seyahat firmasına ait tur otobüsü, Aksaray-Ankara kara yolu Acıpınar mevkisinde devrildi.

Kaza yerine çok sayıda ambulans, polis ve itfaiye ekibi sevk edildi. Kazada, 6 kişi hayatını kaybetti, 34 kişi yaralandı.

Kaza yerinde incelemede bulunan Aksaray Valisi Mehmet Ali Kumbuzoğlu, gazetecilere, tur otobüsünün Balıkesir'den Kapadokya'ya doğru gittiğini belirtti.



ŞEHİRLERARASI OTOBÜS 

KAZALARI 
HIZ KESMİYOR! 
 

2024

 

Filistin Laboratuvarı
İsrail İşgal Teknolojilerini Dünyaya Nasıl İhraç Ediyor? 

 

Kastamonu'da okul servisi ile tır çarpıştı: 12'si öğrenci 13 kişi yaralandı

Ankara'dan Kastamonu yönüne gelen Tuncay K. idaresindeki 81 ADU 127 plakalı tır ile Murat A'nın kullandığı 37 AAN 890 plakalı okul servisi minibüsü, Kazıdağı mevkisindeki Milli Takımlar Kamp Eğitim Merkezi kavşağında çarpıştı.

Kazada devrilen minibüsteki 12 ilkokul öğrencisi ile sürücü yaralandı.

112 Acil Sağlık ekiplerince Kastamonu'daki çeşitli hastanelere kaldırılan yaralıların durumunun iyi olduğu öğrenildi.

Maltepe

3 kişiyi ezdi, serbest kaldı

İstanbul Maltepe’de yaşayan ve bir ilaç firmasında yönetici olan Nihan Coşkun, 21 Eylül günü doğum gününü kutluyordu, 40 yaşına basmıştı. Kadıköy’deki bir mekânda arkadaşlarıyla buluşmuş, pastasını üfleyip dilek tutmuştu. Fenerbahçe-Galatasaray derbisi vardı ve Kadıköy çok kalabalıktı. Bu nedenle otomobilini Küçükyalı Metro Durağı’nda otoparka bırakmış, Kadıköy’e metro ile gelmişti. Kutlamadan sonra arkadaşları Özge Baygın ve Deniz Özel ile Kadıköy’den taksiye bindiler. Otomobilini park ettiği Küçükyalı Metro Durağı’na ulaştıklarında saat 02.42’yi gösteriyordu. Deniz Özel taksiyle yola devam edecekti ama Nihan Coşkun ve Özge Baygın ile vedalaşmak için o da araçtan indi. Taksinin yanında duruyorlardı. Bu sırada E-5 otoyolunda aşırı hız yapan siyah otomobil, metro durağının bulunduğu yan yola hız kesmeden girdi. Taksiye ve taksinin yanındaki üç kişiye çarptı. Taksi çarpmanın şiddetiyle 25 metre sürüklenirken üç kişi kaldırıma doğru savruldu.
 
  ‘TUTUKLANSIN’ DİLEKÇESİ

Nihan Coşkun’un ailesinin avukatı Hürrem Sönmez, alkollü ve aşırı hız yapan sürücünün adli kontrol ile bırakılmasına itiraz etti, tutuklanmasını istedi. Sürücü Onur Uğuran Torgay’ın ‘olası kast ile birden fazla kişinin yaralanması’na neden olmaktan yargılanması gerektiğini ve Yargıtay’ın bu doğrultuda kararları olduğunu anlatan avukat dilekçesinde “Nihan Coşkun’un hayati tehlikesi devam ediyor. Ayrıca sürücünün olay yerinden uzaklaşmak istediği ancak orada bulunan polislerce yakalandığına dair tanıklıklar var. Kaçma şüphesi, delilleri karartma, tanıklara baskı yapma ihtimali bulunuyor” dedi. Nihan Coşkun’un ailesi ise adli kontrol kararına şu sözlerle tepki gösteriyor: “Nihan, Özge, Deniz ve biz bu acıları yaşarken onlara çarpan alkollü, aşırı hızlı sürücü evinde keyif yapıyor. Bu mu adalet…”

                             

Evrensel

 

Tehlikeli olan kuryeler mi meslekleri mi? 
Türkiye’de daha çok esnaf kurye uygulamasıyla; bilinen e-ticaret şirketlerinin oluşturduğu dijital platform ekonomisi modeli, çalışanların “parça başı iş” olarak bilinen bağımlı iş ilişkisini sözde şirket-şirket ilişkisine çeviriyor. Bu model, emekçilere özgürlük vereceği ve “kendi işinin patronu” olma lüksü yaşatacağı mottosuyla ortaya çıkarken, gerçekte işin böyle yürümediği, dünyanın pek çok yerinde farklı örneklerle görüldü. Türkiye’de çok farklı kuryelik modelleri var. Tek bir kurye modeli yok, kuryelikler var. Son yıllarda kendi hesabına çalışma biçimi yaygınlık kazansa da, küçük işletmelere bağlı SSK’li ve sigortasız kuryelik yapan, yine küçük kurye firmalarına bağlı ya da bağımsız çalışan evrak kuryeliği, ecza depolarına ve çeşitli sektörlere bağlı çeşitli tipte çalışma modelleri ile çok parçalı üretim ilişkileri içinde kuryelikler mevcut.
  Moto kurye ölümleri son 4 yılda daha görünür hale geldi. Kısa bir basın taraması yaptığımızda pandemiden önce kurye ölümlerine dair tek tük haberler dışında bir bilgiye rastlamıyoruz. Bu elbetteki kuryelerin iş cinayetlerinde hayatlarını kaybetmedikleri anlamına gelmiyor. Kurye Hakları Derneği ve İSİG Meclisinin verilerine göre 2022’de en az 58, 2023’te ise en az 68 moto kurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetti. Emniyet, Noterler Birliği ve TÜİK’in istatistiklerine göre son 3 yılda pandemiden beri motosiklet sayısı ülkede 2 milyon 100 bin artmış. Kara yolu trafik kaza istatistikleri 2023 verilerine göre toplam ölü sayısı bir önceki yıla göre yüzde 25.2 artmış. Motosiklet sürücüleri 1014 ölü sayısı ile toplam kaza ölümlerinin yüzde 15.5’ini oluşturmuş. Motosiklet sürücüleri 79 bin 902 yaralı sayısı ile 2023 yılındaki toplam 350 bin 855 yaralının yüzde 22.8’ini oluşturmuş. Aylık ortalama motosiklet kazası 7 bin 500 civarında. Kurye kazalarının ayrı istatistiği tutulmasa da bu kazaların önemli bir bölümünde kuryelerin taraf olduğu biliniyor. Ağır yaralanmalı ve uzuv kayıplı kazaların istatistiği bilinmiyor. Trafik kazalarında 2023 yılında toplam 6 bin 548 kişi hayatını kaybederken, 350 bin 855 kişi de yaralanmış. Yaralanmaların nüfusa göre oranı ise yüzde 4.11 ile ülke tarihinin en yüksek oranı.

MESLEK GRUBU SUÇLA BAĞDAŞMAZ

Bir meslek grubundaki suç oranları artarken, sektördeki yüzde yüzlük büyüme, motosiklet sayısındaki artış, iş cinayetlerindeki artış, trafik kazalarındaki artış… Bunları görmemek ne anlama gelir. Sadece kuryelerin değil, bir meslek grubunun tehlike olarak gösterilmesi toplumsal ve sınıfsal çelişkileri görünmez kılmaktan başka bir işe yaramaz. 
Deniz İpek   Evrensel

                        

Birgün

 

Ölümlü servis ve trafik kazaları, iş cinayetlerinin neredeyse her ay 4’te 1’ini oluşturuyor. İSİG Meclisi’nden Çakır’a göre yetişme baskısı ve önlemlerin maliyet olarak görülmesi her yıl yüzlerce işçinin canına mal oluyor.

Aşırı mesai saatlerine dikkat çeken Çakır, “Taşımacılık işkolunda çalışanlar, servis, kamyon, taksi şoförleri günde 16 saate varan çok uzun çalışma saatlerinde çalışmak zorundalar. Uzun yol şoförleri için de durum kötü, çift şoför çalışılması gereken araçlarda tek şoför oluyor. Bu işkolunda iş yetiştirme baskısı çok fazla, GPS ile takip ediliyorlar, katetmeleri gereken mesafe baskısı var. Az insanla daha çok çalışma söz konusu” diye konuştu.

Kullanılan araçların da yolların da işçilerin yaşamı için tehdit olduğunu vurgulayan Çakır,  “Kullanılan araçların çoğu eski, bakımsız, yola çıkmaya dahi uygun değil. Ancak bunların düzeltilmesi de maliyet olarak görülüyor ve gerekli bakım ve denetimler devamlı erteleniyor. Uygun olmayan yolları da unutmamak gerek. Aydınlatma yetersiz, ikazlar yanlış, yollar hasarlı” dedi.

 

Afyon

 

Kaza, Afyonkarahisar-Konya karayolu Çay ilçesi çıkışında meydana geldi. Elinden bilgilere göre, Gaziantep'e gittiği belirtilen yolcu otobüsü, sürücüsünün henüz belirlenemeyen bir sebepten ötürü direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu kontrolden çıktı. Otobüs ardından yol kenarındaki bariyerleri aşıp yaklaşık 50 metre yükseklikteki şarampolden aşağı yuvarlandı. 

 

 

Dava ve ticaret: Paradan kan damlar

Savaş, hisse senedi piyasasında özellikle ABD’de kurulu silah tekellerin kaldıracı oldu. Şirketler değerlerini katladı. Aralarında tanıdıklarımız var. Türkiye’de Koç Holding ile yarı yarıya ortaklığı bulunan ABD’li Ford ticari pikap kamyonetlerini zırhlandırıp Gazze savaşı için İsrail’e teslim etti. General Motors İsrail ordusu için motor ve şanzıman ünitesi üretti. Türkiye’de otomobil üreten Hyundai’nin ürettiği ekskavatörler de, Türkiye pazarına çoktan açılmış JBC’nin iş makineleri de ocak ayında Doğu Kudüs’te Filistinli ailenin evini yıkıyordu. Bu iş makinelerini taşıyan Mercedes Arocs kamyon Türkiye’de üretilmiş olabilir miydi? Soykırım ile doğrudan ilişkili sayısız ticari ilişki ve bağa siyasal iktidar gözlerini kapatmışken, kasım ayında Gazeteci Metin Cihan bir başka ticari ilişkiyi faş etti:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan 17 Ekim'de bir hastaneyi bombaladığı için İsrail'i kınarken, oğlu Burak'ın şirketi İsrail limanında yükleme yapıyordu. 28 Ekim'de Erdoğan yine İsrail'i eleştirirken ve insanları mitinge çağırırken, oğlunun gemisi kargosuyla Cebelitarık Boğazı'ndan geçiyordu.” 
                              

       

Kazadan sonra tutanak tutan iki sürücü başka aracın çarpmasıyla öldü

İzmir'in Torbalı ilçesinde Yeşilköy-Ayrancılar yolunda, Mustafa Navruz yönetimindeki kamyonet, Bilan Talaş'ın kullandığı ambulansa arkadan çarptı. Ambulans şoförü ve kamyonet sürücüsü kazaya bakmak için araçlarından indi. Bu sırada, araçlara bakıp tutanak tutmak isteyen iki sürücüye, K.B. yönetimindeki otomobil çarptı. Otomobilin çarptığı iki sürücü de yola savrularak ağır yaralandı. Yaralılar, çevre hastanelere kaldırıldı ancak kurtarılamadı.

    


"Bugün eline motorlu araç geçiren kişi, eline mavzer geçirmiş olan kişiden daha tehlikeli olmakta, ölüm saçmaktadır. Bunun büyük ölçekteki nedeni, devlet organ ve görevlilerinin kendilerine düşen görevi yerine getirmemeleridir."  1976

Devlet Hukukla Yaşar, Muammer Aksoy, 2021


Tombul kentler tombul insanlar yaratır

Kentlerimiz hızla tombullaşıyor. Bir o kadar da çocuklarımız ve cümle insanlarımız. Şehrin betonu ile insanın yağ oranı aynı hızda artıyor.

Kaldırımı olmayan bir kentte yürüyemezsiniz. Giderek daha az efor harcamış olur, nihayetinde kilo alırsınız. Nicedir kaldırımlar işletmelerin ve araçların işgali altında ya da zaten imar planlarında unutulmuş durumda...

Bir sahil kentiyseniz ve deniziniz kirlendiyse artık kolayından yüzemezsiniz. Yüzme ulaşılabilir olmaktan çıktığında yine kilo alırsınız, D vitamini stoklarınız daha da azalır, insülin direnci bir o kadar kolay gelişir.

Yeşil alan azaldıysa, ulaşılabilir değilse spor yapamazsınız, ruhunuz daralır. Trafik esir aldıysa kenti egzoz koklayarak mesafe alamazsınız. Daha az yürür, daha erken yaşlandırırsınız akciğerlerinizi.
Zeki Gül   Evrensel

 


Türkiye’nin darbe sonrasında somut ilerlemeler kat ettiği iddia edilen CIA raporunda, askeri müdahale ile uygulanabilen 24 Ocak kararlarının Türkiye’yi serbest piyasa ekonomisine entegre etmesi ile övünüldü.

 

Henüz darbeden 3 ay önce, 29 Haziran 1980 tarihli istihbarat raporunda CIA, Türkiye’de ordunun siyasete müdahale etme ihtimalinin yüksek olduğu tespitini yaparken, müdahalenin biçimine ilişkin olasılıkları ve bu olasılıkların sonuçlarını da detaylı bir biçimde analiz ediyor.

CIA raporunda olası bir darbeyi gerçekleştirecek kadroların yine “bizim çocuklar” olduğu garantisi verirken, müdahale biçiminin nasıl gelişeceğini ise hükümet ve muhalefetteki partilerin tavırlarına bağlıyor: “Türkiye’de askeri müdahale spekülasyonları, siyasi suikastlar, sol şiddet eylemleri ve hükümetle muhalefetin neredeyse her konuda ayrı düşmesi sebebiyle çok arttı… Eğer istikrarsızlıklar artmaya devam ederse, ordu demokrasiyi koruyabilmek için ona müdahale etmeye karar verebilir.

Askerin kontrolünde dahi olsa Demirel kaldığı sürece Türkiye’nin dış politikasında bir değişiklik olmaz. Olsa bile komutanların büyük çoğunluğu batı yanlısı, Türkiye’nin NATO’da kalması ve ABD ile ilişkilerin geliştirilmesi yönünde hareket edeceklerdir.”

EVREN 24 OCAK KARARLARINI BAŞARIYLA UYGULADI

12 Eylül darbesinden 2 sene sonra CIA, Türkiye’nin darbeci generallerin kontrolündeki gelişimini analiz eden 14 Mayıs 1982 tarihli bir raporda da dikkat çekici ifadeler yer aldı. İstikrar Programının 2 Senesi başlıklı rapor, darbe öncesinde yürürlüğe konulan ancak 12 Eylül’e kadar uygulanamayan 24 Ocak Kararları’nın 2 yıllık uygulamasını analiz ediyor. Türkiye’nin darbe sonrasında somut ilerlemeler kat ettiği iddia eden raporda, Ocak 1980’de yürürlüğe konulan ancak askeri müdahale ile uygulanabilen istikrar programının Türkiye’yi serbest piyasa ekonomisine entegre etmesi ile övünülürken, bunun sebebi olarak yabancı yatırımlardan elde edilen kazanımların darbe hükümetinin büyük bir başarısı olduğu ifade ediliyor.

DAHA SINIRLI BİR DEMOKRASİ OLACAK 

                           

2022

Tanınmış ulaşım uzmanı Hermann Knıflacher, onyıllardır otomobili eleştirmesiyle bilinir. Bu kitapla bizlere, büyüleyici otomobil mucizesiyle aman vermeyen, kışkırtıcı bir hesaplaşma sunmaktadır. 

Otomobil Virüsü, kafamızın içine adeta bir virüs gibi yerleşen otomobil kullanma arzusunu epik bir anlatımla eleştirirken, Prof. Dr. Knoflacher kendi çizimleriyle zenginleştirdiği metnin içerisinde okuyucuyu kendisiyle yüzleşmeye zorlamaktadır.  Prof. Dr. Ebru V. Öcalır

 

Eski milli basketbolcu İlkan Karaman kaza kurbanı oldu

Dalış yapmak için Dalaman'a giden 34 yaşındaki Karaman, arkadaşının benzin aldığı esnada yol kenarında beklerken, direksiyon hakimiyetini kaybeden sürücünün aracı kaldırıma çıkarak Karaman'a çarptı. Çarpmanın etkisiyle aracın altında kalan Karaman, olay yerinde hayatını kaybetti.

                

 

Büyük araçlar kurtardıklarından daha fazla ölüme sebep oluyor 
Tanıklara göre sürücünün yavaşladığına dair hiçbir emare yoktu. 3 Haziran günü Nicole Louthain ile altı yaşındaki kızı Kuzey Dakota’nın Grand Forks bölgesinde kırmızı ışıkta durmuşken Travis Bell kendilerine arkadan çarptı. Böyle kazalar istisna değil. Amerika’da her gün 10 bin civarı arkadan çarpma vakası yaşanıyor. Bu seferki kazayı kayda değer hale getiren, iki araç arasındaki ebat farkıydı. Louthain ve kızı yaklaşık 1360 kg ağırlığındaki Ford Focus’tayken Bell’in kullandığı Ram 3500 “ağır iş” pikabının ağırlığı 3 bin 200 kilograma yakındı. Bu fark, maalesef ölümcül oldu. Bell zarar görmezken anne Louthain ağır yaralandı. (Sonradan ortaya çıkan mahkeme belgelerinde Bell’in alkollü olduğu görüldü.) Kızı Katarina kaldırıldığı hastanede iki gün sonra hayatını kaybetti.
 Soğuk Savaş gibi

Otomobil üreticileri ağır SUV ve pikap üretiminde gaza basıyor. ABD Çevre Koruma Ajansı resmi verilerine göre Amerika’daki her yeni arabanın ortalama ağırlığı 2 ton. Bu rakam Avrupa Birliği’nde 1.5 ton, Japonya’da ise bin 200 kg. 2023’te 2 bin 250 kg’dan ağır araçların toplam yeni taşıtlar içindeki oranı yüzde 31’e fırladı. Beş yıl önce bu oran yüzde 22’ydi.
Anderson’a göre yeni araç alan Amerikalılar arasında Soğuk Savaş’taki “silahlanma yarışını” andıran bir rekabet var. Anderson’a göre “Etrafınızdaki araçların giderek ağırlaştığını gördükçe siz de makul olanı yapıp daha büyük ve ağır bir araç alarak kendinizi korumak istiyorsunuz.” Bu rasyonel kişisel kararlar toplumun geneli için hiç de ideal olmayan sonuçlar getiriyor.

                                

 

Çorlu tren faciasında oğlunu kaybeden Mısra Öz hakkında iddianame

Öz, polis kamerasına: "Çek çekinme, Saray’ın soytarısı hepsi. Hepsi üç maymunu oynuyor. Ben Oğuz Arda Sel’in annesi Mısra Öz çek beni! Bu hakimler beni sanık yaptı; onlara üç maymunu oynuyorlar dediğim için… Katilleri aklıyorlar. Bir kişiyi bile tutuklayamıyorlar. Evladım öldü benim, evladım. Hepiniz çekin. Ben sanık olabilirim, ben içeri de girebilirim, ama onlar yüz karası. Çek utanma, çek. Çünkü polissin, çek…" demişti.

Aynı duruşmada, mahkeme heyeti, tanıklara "Çok yağmur yağdı mı, yağdıysa tavuklar telef oldu mu?" gibi sorular sormuştu. Duruşma çıkışı Öz, "Bugün gelmişler bize böyle bir şeyden bahsedilebilir mi? Ne kadar önemli bir mevzu bu 25 kişinin canından bahsediyoruz. 25 kişinin canı hakim kalkmış tanık olan gelen adama soruyor; tavuklar telef oldu mu?

 

 

İsrail, 84’ü çocuk olmak üzere 418 Filistinli sporcuyu öldürdü: İsrail öldürüyor, FIFA-UEFA aklıyor 

FIFA ve UEFA’nın İsrail Ulusal Takımı ve kulüplerine karşı herhangi bir yaptırım uygulamamasının büyük bir skandal olduğunu belirten Leyla Hamed, “Burada açık bir çifte standart ve ikiyüzlülük var. İki kurum da İsrail’in Filistinli sporculara karşı işlediği savaş suçlarına karşı hiçbir yaptırım uygulamadı, uygulamamakta da ısrarcı. Şöyle bir örnek vermek gerekirse, FIFA’nın Rusya’yı Ukrayna’yı işgali sonrası organizasyonlardan men etmesi sadece dört gün sürdü. Keza UEFA da anında karar alıp Rus kulüplerini turnuva dışı bıraktı ve bu ambargo hâlâ devam ediyor. Filistin Futbol Federasyonu, mayıs ayında düzenlenen FIFA Kongresi’nde konuyu gündeme getirdi ve İsrail’in Filistinli sporculara karşı işlediği suçlara karşı cezalandırılmasını talep etti. Bu talebe karşın FIFA, Filistinli yetkililerden öldürülen sporculara, bombalanan kamplara, tesislerin listesini, belgesini istedi. Ukrayna’dan böyle bir talepte hiç bulunmadılar. İsrail’in işlediği ayan beyan ortada olan savaş suçlarına karşı birçok belge sunulmasına karşı hiçbir yaptırım uygulanmadı. Hatta 20 Haziran’da İsrail’in üyeliğini askıya alınması için düzenlenmesi beklenen kongreyi de Olimpiyat Oyunları’nı bahane ederek iptal ettiler” ifadelerini kullandı.

                                   

Zonguldak

 

Metro turizme ait otobüs kamyonla kafa kafaya çarpıştı: 2 ölü 23 yaralı
 

Bartın'dan Erzurum'a gitmekte olan Metro Turizm'e ait yolcu otobüsü, Zonguldak'ın Gökçebey ilçesi yakınlarında, tomruk yüklü bir kamyonla çarpıştı. Kazada 2 kişi hayatını kaybederken 23 kişi yaralandı.

 

Sıtkı sıyrılan iyi insanlar, lümpenleşen yoksullar

Hayal etmeye pek de gerek yok aslında. Misal hukukçusunuz ve hukuk kurallarına uydukça hep dava kaybediyor, görev yeriniz değiştiriliyor, unvanınız düşürülüyor. Doktorsunuz, modern bilimsel tıp uygulaması yaptıkça hastalar sizden uzaklaşıyor, kimi zaman şiddete bile maruz kalıyorsunuz, üstüne geliriniz de düşüyor. Öğretmensiniz, eleştirel düşünme becerisi geliştirmeye çalıştığınız, kopya çekilmesine izin vermediğiniz öğrencileriniz “bizi dövüyor” diye size iftira atıyor; hediye kabul etmediğiniz, çocuklarının iyi eğitim almasına çabaladığınız veliler işlerine gelmeyen bir durumla karşılaştıklarında sizi CİMER’e şikayet ediyor. Üstelik, müdür de şikayet konusunun yalan olduğunu bilmesine rağmen üzerimde baskı var diye size disiplin cezası veriyor.

 İMKÂNLAR TÜKENİYOR

Bir değil, iki değil, üç değil. İyi, doğru, dürüst oldukça toplum içinde olma şansınız kalmıyor. Uzak bir Ege köyüne gidip “organik tarım” yapacak birikiminiz de yok! Olsa da, yandaki tarlada olması gerekenin on misli kullanılan tarım ilaçları sizin organik tarlanızı zehir üretim merkezine çeviriyor. Diyelim, üç beş arkadaş metropol dışında bir kooperatif sitesine taşınıp, küçük bir topluluk kurmaya çalıştınız. Bir gecede yapılan imar değişikliğiyle hemen dibinize 30 katlı bir rezidans- ofis- AVM inşaatı başlıyor, kooperatif üyeleri birbirine giriyor, seçtiğiniz başkan usulsüzlük yapıyor vs vs vs.

Yoksulların, göçmenlerin, dezavantajlıların, işçilerin, köylülerin, çiftçilerin hayat koşulları her geçen gün kötüleşirken, kabaca orta sınıftan diyebileceğimiz iyi, doğru, dürüst insanların da bu ilkelerine göre yaşama imkanları tükeniyor.

Ezilen, sömürülenlerle, onlar kadar ezilmeyen öyle ya da böyle hayatlarını idame ettirebilecek iyi, doğru, dürüst insanların birbirlerini bularak, birbirlerinin ortak iyiliği için, bir arada yaşayıp, sömürüye, adaletsizliğe birlikte karşı çıkabilecekleri; velhasıl politika yapabilecekleri imkanlar tıkanıyor. Bu durum iyi insanların sıtkının sıyrılmasına, ezilenlerin ise “lümpenleşmesine” yol açıyor.

Selçuk Candansayar   Birgün 

                                



Otomobilleri geri çağırdı: 1 milyonun üzerinde araçta güvenlik riski

Çin'in piyasa düzenleyicisi yaptığı açıklamada, Alman otomobil üreticisi BMW ve ortak girişiminin Takata hava yastığıyla ilgili potansiyel riskler nedeniyle Çin'de yerel olarak üretilen ve ithal edilen toplam 1,36 milyon otomobili geri çağıracağını söyledi.

Çin Devlet Piyasa Düzenleme İdaresi'nden yapılan açıklamada, derhal yürürlüğe giren geri çağırmaların 2003-2017 yılları arasında üretilen modeller için geçerli olduğu belirtildi. 
  TEMMUZDA DA GERİ ÇAĞRILMIŞTI

Geri çağırmanın, araç sahipleri tarafından direksiyon simidi yeniden takılan ve hatalı Takata hava yastıkları takılmış olabilecek BMW otomobilleri için olduğu belirtildi.

ABD Ulusal Karayolu Trafik Güvenliği İdaresi temmuz ayında yaptığı açıklamada, Alman otomobil üreticisinin ABD'deki 394 bin aracını da ciddi veya ölümcül yaralanmalara neden olabilecek hatalı Takata hava yastığı şişiricileri nedeniyle geri çağırdığını açıklamıştı.

Ankara

 

 Denetimsizlik ve ihmaller trafik kazalarını artırdı: Daha kaç yaşam bitecek?

Eskişehir yönüne giden yolcu otobüsü köprünün ayağına çarptı. İhbar üzerine olay yerine giden itfaiye ekipleri otobüste sıkışanları kurtardı. Yaralılar, ambulanslarla çevredeki hastanelere sevk edildi. Yolun Polatlı istikameti ise ulaşıma kapatıldı. Kazanın yaşandığı alanda inceleme yapan Ankara Valisi Vasip Şahin, kazada 9 kişinin hayatını kaybettiğini, 26 kişinin ise yaralandığını açıkladı. Şahin, fren izinin olmadığını ve şoförün uyumuş olabileceğini söylerken, kazanın nedeninin araştırıldığını ifade etti. Kaza sırasında otobüsün arkasında seyreden otomobilin sürücüsü Murat Türkoğlu, Polatlı’ya gittiklerini belirterek, ‘‘Temelli’den beraber çıktık, arkalı önlüydük zaten. Otobüs biraz hızlıydı, yalpalamaya başladı, sonra köprüye çarptı. Otobüsten fırlayan parçalar aracımıza isabet etti. Arkadan selektör yaptık, kornaya bastık ama duymadı" dedi.

EĞİTİMLER DE YETERSİZ

Şehirlerarası ulaşımda büyük risk oluşturan yolcu otobüsü kazalarında; sürücülerin uzun saatler boyunca direksiyon başında olmaları, dinlenecekleri yeterli bir vakit olmaması ve denetimlerin yetersizliği gibi etkenler öne çıkıyor. Ayrıca otobüs şoförlerinin aldıkları eğitimin yetersiz olması da kaza yaşanma riskini artırıyor. Türkiye Trafik Kazalarını Önleme Derneği (TTKÖD) Başkan Yardımcısı Alpay Lök, kazaların ardından yalnızca sürücülerin yargılandığına dikkat çekerek “Bunlar kurumsal kazalar. Bu tür bir kazada şirketin sorumluluk alması lazım. Sürücü bu kaza zincirinin en son ve en zayıf ama tek ceza alan halkası. Kurumsal sorumluluk getirilmeli” dedi.

HIZ SINIRLAYICI ŞART

                          

Ankara

 

 
Ankara'da yolcu otobüsü kaza yaptı: 9 ölü, 26 yaralı 
Kazaya ilişkin görgü tanıklarının da ifadesi ortaya çıktı. Kaza sırasında otobüsün arkasında olduğunu belirten görgü tanığı otomobil sürücüsü Murat Türkoğlu (34), "Temelli'den otobüsle beraber çıktık, arkalı önlüydük zaten. Otobüs biraz hızlıydı, buraya 3-4 kilometre kala yalpalamaya başladı. Sonrasında köprüye çarptı. Otobüsten fırlayan parçalar aracımıza isabet etti. Arkadan selektör yaptık, kornaya bastık; ama duymadı. Uyuyordu demek ki" diye konuştu.

                   

 

Teknoloji, sermaye, faşizm

Yüz yıl önce de makine, kimya, bilgi işlem alanında hızlı, sarsıcı bir teknolojik gelişme dalgası yükseliyordu. O dalga hem umut veriyor hem de getirdiği hız ve belirsizliklerin etkisiyle derin bir anksiyete yaratıyordu.

Otomobil, uçak/helikopter, ofset baskı, sinema, renkli fotoğraf, jilet, elektrikli süpürge, klima cihazı, 35 mm negatif, ilk 35 mm kamera gibi icatların yanı sıra, penisilin, kemoterapi, insulin, antibiyotikler, sentetik boyalar, sentetik kauçuk gibi kimya ve ilaç sanayi alanında gelişmeler, insan yaşamını kolaylaştırıyor, kalitesini iyileştiriyor umut veriyordu. Bunlara karşılık tank, savaş uçakları, denizaltı, makineli tüfek, otomatik silahlar, telsiz telgraf, biyolojik-kimyasal silahlar gibi teknolojik gelişmeler, I. Dünya Savaşı’nda etkilerini gösterdikten sonra “bir daha asla” sloganıyla büyük bir varoluşsal korkuya neden oluyordu.

Ekonomik, özellikle finansal kriz derinleşir, sınıf mücadeleleri sertleşirken bu en ileri teknolojileri üreten, geliştiren sermaye gruplarının, ki artık egemen sermaye düzeyindeydiler. Örneğin, İtalya’da Fiat (otomotiv), Pirelli (lastik, kauçuk), Montecatini (kimya) Italgaz (enerji), Ansaldo (silah) ve Almanya’da Krupp (demir çelik), Siemens (elektrikli aletler), Bayer (ilaç), BASF (kimya), IG Farben (sentetik kauçuk, kimya ilaç) Hoecsht (sentetik boyalar, insülin), OPEL (otomotiv) ve ABD’de Ford (otomotiv), General Motor (otomotiv), IBM (bilgi işlem), William Randolph Hearst (medya baronu) yeni gelişmeye başlayan faşizmi ve Nazizmi desteklediler: Kısacası, 100 yıl önce, en ileri, öncü teknolojileri üreten ve üzerinde yaşayan sermaye faşizmi destekledi. 
BUGÜN DE...

Bugün en ileri ve öncü teknolojilerin, bilgisayar, elektrikli taşıtlar, güneş enerjisi panelleri, uzay-havacılık sektörlerinde ve bilgi işlem, bilgi depolama, veri madenciliği, en önemlisi de yapay zekâ (algoritmalar) alanlarına geliştiğini görüyoruz. Bu gelişmeler hem daha kapasiteli “mikro işlemciler”, “nöral ağlar”, kuantum bilgisayarı üretme, yeni antibiyotikler sentezleme, ilaçlar, moleküler ve genetik tedavi yöntemleri geliştirme alanlarını etkiliyorlar. Bu alanlardaki sermayeye bakınca karşımıza, vergi vermek, yasal olarak denetlenmek, etkinliklerinden dolayı sorumlu tutulmak istemeyen Elon Musk (mühendislik), Peter Thiel (Pay-Pal, Palantir), Sam Altman (OpenAI-“yapay zekâ”), Jeff Skoll, Tom Perkins (teknoloji finansörü) gibi kapitalistler çıkıyor. Bunlar tam da bu nedenlerle mali kaynaklarını ve ellerindeki araçları kullanarak ABD’de Trump’ı ve MAGA hareketini destekliyorlar. Musk “X”teki algoritmaları mesajların Trump’tan yana gelişmesini destekleyen yönde maniple ediyor, Trump kampanyasını mali olarak destekliyormuş. Trump da “ne isterlerse yapacağını” açıkça söylemekten çekinmiyor.
 
Ergin Yıldızoğlu   Cumhuriyet 
                               

Urfa



 
Şanlıurfa’da bir otomobil kaldırımdaki yayalara çarptı: Beş çocuk öldü

Vali Hasan Şıldak, kazaya ilişkin şu açıklamayı yaptı:

“Kaza, seyir halindeki bir aracın, bilinmeyen bir nedenle kontrolden çıkıp yolun kenarındaki yaya vatandaşlarımıza ve park halindeki iki araca çarpması suretiyle meydana geldi. Maalesef beş vatandaşımızı kazada kaybetmiş bulunuyoruz ve ne yazık ki bunlar çocuk yaştaki vatandaşlarımız. Yaş tespitleri yapılacak. İki çocuğumuz olay yerinde, üç çocuğumuzu da hastanede tedavi esnasında kaybettik. İkisi çocuk üç vatandaşımız da yaralı. Bu yaralılardan birinin daha durumu ağır. Tedavileri sürüyor. Yolsa trafiğe kapalı. Ekiplerimiz olayın oluş sebebini ve sorumluları belirleyecek.”

Zonguldak

   

'Şahsa Özel Bürokrasi' 
Denetimsizliği İle Tehlike Yaratıyor!
Kozlu Sahil Yolu/Bugünden Düne
Karaelmas Üniversitesi Öğrencileri
Trafik Kazası Geçiren Arkadaşları İçin 
Topladıkları İmzalarla Yol Kestiler, 90'lar
(F: İbrahim Akyürek)

'Demirören çetesine' satılmadan önce manşetler:


Gazete manşetleriyle ve açıklamalarla 
 22 Temmuz 2004'deki Pamukova Tren Kazası

      
Haydarpaşa, 2004,  F: İbrahim Akyürek



İzmir

      


Tıp öğrencileri Özge için buluştu:
‘İhmal değil, göz yumulan cinayet…’

 


     

Pamukova tren kazasını ve nedenini iyi tahlil etmiş bir müzik grubunun yaptığı bir şarkı. Sözleriyle kazaya ve arka planındaki sisteme eleştiri getiren Sakin grubu, şarkıya verdiği isimle aslında hırs ve iktidar çatışmalarında yok olup giden hayatlara vurgu yapıyor:  
Denek Hayatım. 
“Ben sana söyledim hepten  ölürüm ben/
İnan dönüşü yok bu hız seferi/
Bak bu tren devrilir, bağırır bu raylar/
 O sahte o kart  düzene” 
Bu sözlerle anlatıyor insan hayatını değersiz görerek, onu bir denek olarak kullanan düzeni. İlk albümleri olan Hayat’ın çıkış şarkısı da yine Denek Hayatım. Son yıllarda Türkçe’de yapılmış en iyi protest şarkının söz yazarıysa Onur Özdemir.